Nazlı TANRIKULU
Nazlı TANRIKULU

ŞANLIURFA’DA TARİHÎ BİR YOLCULUK: Bayram Tatilinde Mezopotamya’nın Kalbine…

ŞANLIURFA’DA TARİHÎ BİR YOLCULUK: Bayram Tatilinde Mezopotamya’nın Kalbine…

Bu bayram tatilinde 9 günlük bir fırsat bulunca, oğlum Ercüment ile birlikte Şanlıurfa’ya gitmeye karar verdim. Hem tarihe tanıklık etmek hem de Mezopotamya'nın derinliklerine inmeyi planladık. Önceleri aracımla gitmeyi düşünsem de, bayram tatili nedeniyle yolların kalabalık olacağını tahmin ettim ve son dakika uçağa binmeye karar verdik. Cuma günü iş yerimden son işimi halledip, pazartesi ve perşembe arası uçak bileti aldım.

Şehre varışımızda, kalabalık ve insanların farklı tavırları dikkatimi çekti. Öğleden sonra şehirdeydik, bu yüzden zamanı en verimli şekilde kullanmak adına müzeleri gezmeye karar verdim. Önce Haleplibahçe Mozaik Müzesi'ni gezdik, ardından Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi ile günü sonlandırdık. Tarihe adım atmak, bu müzelerdeki eşsiz eserleri görmek gerçekten büyüleyiciydi.

Ancak, konaklama için problem yaşadık. Şehirdeki 58 otelden birkaçına baktık, bazıları oldukça büyük olmasına rahmen doluydu. Kalabalık o kadar fazlaydı ki, otel bulmakta zorluk çektik. İnsanlar için ise ilk izlenimim kararsız kaldığım bir durumdu. Bazı kişiler, fırsatını bulanları dolandırma potansiyeline sahip gibi gözüküyor. Şehirdeki kalabalıkla birlikte, doğru tercihi yapmak için biraz daha dikkatli olmak gerektiğini anladım.

Ertesi gün, Lariva Konakları’na yerleştik. Burası tarihi bir konak otel olup, 450 yıl öncesine dayanan bir geçmişe sahip. Mimarisi gerçekten muazzam, tarihi dokusuyla benzersizdi. Şanlıurfa'nın kalbinde, Balıklıgöl, Göbeklitepe, Harran gibi önemli noktalara çok yakın, yürüyerek bile ulaşılabilecek bir konumda. Şehri keşfetmek isteyenler için ideal bir yerdi.

La Riva Otel'de Unutulmaz Bir Deneyim: Müzepotamia Butik Hotel ve Sıra Gecesi

Şanlıurfa’nın tarihi dokusunu yansıtan Müzepotamia Butik Hotel, Bizans dönemine ait bir pagan tapınağı üzerine inşa edilmiştir. 2018'de yapılan restorasyon çalışmalarında, avlunun altındaki kalıntılar arasında sütunlar, su kanalları ve taş kapılar bulunmuş ve bu alan, özel üretim cam zemin ile korunarak ziyaretçilere sunulmuştur. Bu buluntular, yapının V. veya VI. yüzyıla ait bir yapının kalıntıları olabileceğini gösteriyor. Ayrıca, su kanallarının 58 Meydanı'na doğru uzandığı ve yapının, hamamlar gibi diğer kompleks yapılarla ilişkili olabileceği ifade ediliyor. Eklektik bir mimariye sahip olan bu tarihi yapı, zamanla ortaçağ Urfa ev mimarisine dönüşerek bölgenin kültürel mirasına katkı sağlamaktadır. Müzepotamia, hem bir otel hem de tarihi bir yapı olarak önemli bir turistik nokta haline gelmiştir.

Bizim konaklamamız sırasında, La Riva Otel’in yönetimi tarafından özel bir organizasyon düzenlendi. Yeni evli çok tatlı bir çiftin yönetimindeki otel, bize Sıra Gecesi deneyimi sundu. Geleneksel Urfa müziği ve yöresel yemekler eşliğinde, bu kültürel geceyi tam anlamıyla yaşamak gerçekten unutulmaz bir deneyim oldu. Hem otel hem de Müzepotamia’daki tarihi kalıntılarla birleşen bu deneyim, Şanlıurfa’nın tarihini ve kültürünü keşfetmek için harika bir fırsat sundu.

Sıra Gecesi: Gelenekten Modern Hayata

Şanlıurfa'da yerel gelenekleri ve müzikleri deneyimlemek isteyenler için en dikkat çeken etkinliklerden biri Sıra Gecesi'dir. Bu gece, geleneksel olarak erkeklerin katıldığı bir etkinlikken, günümüzde kadınlar ve çocuklar da katılım göstermektedir. Yöresel yemeklerin eşliğinde müzik ve davul gösterileriyle zenginleşen bu kültürel gece, ziyaretçilere Şanlıurfa'nın geleneksel atmosferini yaşama imkânı sunuyor. Ancak, bu geleneksel etkinlik, bazı toplumsal ve kültürel değişimlerin de izlerini taşıyor. Yıllar içinde modernizmin etkisiyle, Sıra Gecesi'nin bazı geleneksel yönleri değişse de, hâlâ bölgenin kültürel kimliğini yaşatan en önemli etkinliklerden biri olarak varlığını sürdürüyor.

Zahter: Gelenekselden Turizme

Şanlıurfa’nın geleneksel kültürünü yansıtan bir başka önemli ritüel ise Zahter hikayesidir. Eskiden, evlenme çağındaki bir genç, zahter (yabani kekik) yapar ve bunu bir ağaya ikram ederek evlenme teklifini sunardı. Ağa, düğün masraflarını karşılayarak gençleri evlendirirdi. Ancak günümüzde, zahter artık turistlere ikram edilip bahşiş alınan bir geleneksel ritüele dönüşmüş durumda. Bu durum, yerel halk tarafından genellikle hoş karşılanmıyor olsa da, bölgedeki turizm açısından büyük bir ekonomik katkı sağlıyor. Zahterin turizme katkısı, geleneksel kültürle turizmin nasıl iç içe geçtiğini ve bazen de halkın bu süreçleri nasıl algıladığını gözler önüne seriyor.

Ancak gezimiz sırasında bazı olumsuzluklarla da karşılaştık. Şehirdeki trafik, özellikle öğleden sonraları, ciddi bir sorun haline geliyordu. Yerel esnaf da belediyeden şikayetçiydi, çünkü herkes Balıklıgöl tarafına geçmekte zorluk çekiyordu, hadi geçtin park problemi var ! Açıkçası katlı otopark yapılmasına uygun alanlarda var yok değil tabiki burası iyi bir şehir planlamasına ihtiyaç var. Sokak ışıklandırılması sorunu esnaf kendisi yapıyor sokak ışıklandırmasını ayrıca yapmak isteyende prosedüre denk geliyor!  İstanbul’daki trafikle ilgili duyduğum şikayetleri anladım ama buradaki kalabalığı ve trafiği görünce gerçekten ne demek istediklerini anladım.

Bir diğer dikkat çekici durum ise, oğlum Ercüment’in bir gözlemiyle başladı. Bir gün sokakta yürürken, oğlum bana "Anne, fark ettin mi? Hemen hemen her erkek çocukta silah var!" dedi. Gerçekten gözlemlediğimde, küçük çocukların ellerinde gerçek silahları andıran oyuncak silahlar taşıdığını fark ettim. Bazı gruplar, neredeyse küçük bir mafya ya da çete gibi dolaşıyorlardı. Aileleriyle olanlar da vardı ama bu durum oldukça garipti. Bu çocuklar, küçük yaşta silaha özendirilmiş gibiydi ve bu durum oldukça düşündürücüydü. 

Sonrasında, yerel halkla konuştuğumda, bir gün önce şehir merkezindeki alışveriş merkezinde yaşanan bir silahlı çatışmadan bahsettiler. İki kişi arasında çıkan kan davası sonucu silahlı çatışma yaşanmış ve ölümler meydana gelmişti. Olayların bu kadar yakın mesafede yaşanması üzücüydü. Yerel halktan duyduğum kadarıyla, bu tür kan davaları hala devam etmekte ve birçok ailenin geçmişinde hala bu tür düşmanlıklar var. Ne yazık ki, çocuklar da bu kültürün bir parçası olarak, küçük yaşta silahlarla tanıştırılmakta. Bu durum gerçekten acı vericiydi. Silaha özendirmenin ve bu gibi eski geleneklerin günümüzde hala devam etmesi üzüntü vericiydi.

Şanlıurfa’nın Zengin Kültürel Mirası: Tarih, Gelenek ve Modernizm Arasında

Şanlıurfa, tarihi, kültürel ve dini mirasıyla dikkat çeken, hem arkeolojik hem de geleneksel anlamda büyük bir öneme sahip bir bölge. Bu topraklar, dünya tarihine yön vermiş birçok önemli yerleşim yeri ve efsanevi olayla iç içe geçmiş durumda. Göbeklitepe, Karahantepe, Balıklıgöl, Urfa Kalesi gibi kültürel hazineler, bölgenin derin geçmişini gözler önüne seriyor. Ancak, Şanlıurfa sadece bu tarihi alanlarla değil, geleneksel yaşam biçimleri ve modernizmle harmanlanan kültürel yapısıyla da öne çıkıyor.

Göbeklitepe: İnsanlık Tarihinin Başlangıcı

Dünyanın bilinen en eski tapınağı olan Göbeklitepe, Şanlıurfa'nın 12.000 yıl öncesine uzanan tarihini gün yüzüne çıkaran önemli bir arkeolojik alan. M.Ö. 10.000 yılına tarihlenen bu tapınak, avcı-toplayıcı bir yaşamdan yerleşik hayata geçişin dini ve kültürel etkilerini gözler önüne seriyor. Göbeklitepe’de yapılan kazılar, insanlık tarihinin ilk dini yapıları ve ritüelleri hakkında bize önemli bilgiler sunarken, bölgedeki buluntular, erken dönem inanç sistemlerinin ne kadar etkili olduğunu gösteriyor. Göbeklitepe, tarihin yeniden yazılmasına yol açan buluntularıyla, arkeoloji dünyasında çığır açan bir keşif olma özelliği taşıyor. Ulaşım cidden kolay belediyenin sağladığı servisler belli bölgelerden kalkıp sizi alana kadar götürüyor aslında bir yandan avantaj sağlıyor, kendi araçları ile gelenler park yeri bulamıyor ve 2 servis değiştirmek zorunda kalıyor. Bir avantajda Müze kartınıza! Öncelikli geçiş yapabiliyorsunuz.

Karahan Tepe'deki Kazılar Tarih Yazıyor

Şanlıurfa il sınırlarında yer alan Karahan Tepe, Neolitik döneme ait önemli bir arkeolojik alan olarak dikkat çekiyor. Göbeklitepe ile çağdaş olan bu alan, devasa taş bloklar ve dikilitaşlarla keşfedilen dini yapılarıyla, dönemin ritüel ve inanç sistemlerine ışık tutuyor. 1997'de keşfedilen ve 2010'lu yıllardan itibaren kazı çalışmalarına hız verilen Karahan Tepe, Göbeklitepe'nin öncüsü olarak kabul edilebilecek yapılar sunuyor. Bölgede yapılan kazılar, tarih öncesi dönemdeki dini merkezler ve taş işçiliği hakkında önemli bilgiler sağlıyor. Karahan Tepe'nin keşfi, bölgenin tarihi değerini arttırırken, hem arkeolojik hem de turistik açıdan büyük bir öneme sahip. Bu bölgeye ulaşım biraz zor kendi imkanlarınızla ziyaret edebilirsiniz! 

Balıklıgöl: Efsanevi ve Dini Bir Merkez

Şanlıurfa'nın en kutsal ve efsanevi mekânlarından biri olan Balıklıgöl, hem dini hem de kültürel önemiyle dikkat çekiyor. Burada bulunan kutsal balıklara saygı gösterilir ve halk arasında bu balıkların yenilmez olduğuna inanılır. Efsaneye göre, Hz. İbrahim'in ateşe atılmasından sonra, mucizevi bir şekilde etraf gül bahçesine dönüşür ‘’odunların balığa , ateşinde suya dönüştüğü’’  ve bu mucizeyi yansıtan Balıklıgöl, bölgedeki dini inançların merkezi haline gelir. Aynı zamanda, Hz. İbrahim’in doğduğuna inanılan mağara da, her yıl binlerce ziyaretçi ağırlıyor. Balıklıgöl, hem dini hem de kültürel açıdan önemli bir alan olarak, yerel halkın geleneksel değerlerini yaşattığı bir mekân.

Urfa Kalesi: Savunma ve Kültürün Simgesi

Urfa Kalesi, milattan önceki neolitik döneme kadar uzandığı düşünülen tarihiyle bölgenin en önemli yapılarından biridir. Hem askeri hem de kültürel anlamda büyük bir öneme sahip olan kale, etrafındaki kayalarla çevrili hendekleriyle savunma işlevini pekiştiriyor. Ayrıca, Aynzeliha Tüneli gibi yapılar, bölgenin su kaynaklarına erişimi kolaylaştıran ve savunmasını güçlendiren önemli unsurlar olarak dikkat çekiyor. Urfa Kalesi, Şanlıurfa'nın tarihini simgeleyen bir yapıdır ve şehrin geçmişiyle bugününü birleştiren bir köprü işlevi görmektedir. Neyazıkki kaleyi ziyaret edemedim yanlızca etrafını gezebildim kapalı idi.

Ellisekiz Meydanı ve 58 İdam Efsanesi

Şanlıurfa'da Ellisekiz Meydanı, Osmanlı dönemine ait dört sokağa açılan tarihi yapılarla çevrili önemli bir meydandır. Bu meydanın ismi, 1950'lerde bir hamamın yıkılması sonucu 58 kişinin hayatını kaybetmesiyle ilişkilendirilmiştir. Ancak halk arasında bu olay, aslında 58 Kadının idam edildiği konuşulsa da gerçekte58 din adamının idam edildiği yönünde bir efsane olarak anlatılmaktadır. Gerçek ne olursa olsun, bu olayın ardından meydanın adı "Ellisekiz" olarak anılmaya başlanmış ve halk arasında 58 idamı üzerinden farklı hikayeler anlatılmaya devam etmiştir. Meydanın adı ve çevresindeki yapılar, bölgenin tarihine ve halkının kültürel belleğine derin izler bırakmıştır. Ancak, bu hikayenin gerçeği hala tam olarak bilinmemektedir. 

Burada ki sorun ise belirli bir alanda yer alan ışıklandırma, halkın tepkisini çekerken, belediye ve valilik tarafından müdahale edilerek sona erdirildiği. Halk, kendi sokaklarını aydınlatma gibi yaratıcı yöntemler kullanarak, şehirdeki estetik ve kültürel zenginliği koruma çabası içindeyken, aynı zamanda resmi engellerle de karşılaşıyor. Bu durum, yerel halkın geleneksel değerleri ile modern yönetim anlayışları arasındaki dengeyi sorgulatan bir örnek teşkil ediyor.

Sonuç olarak, Şanlıurfa, hem tarihî hem de kültürel açıdan son derece önemli bir yer. Göbeklitepe'nin arkeolojik buluntuları, Karahan Tepe’nin tarihi değiştirmesi, Balıklıgöl'ün dini efsaneleri, Urfa Kalesi’nin savunma geçmişi ve Sıra Gecesi gibi geleneksel etkinlikler, şehri hem yerel halk hem de turistler için cazip kılmakta. Ancak, bu zengin kültürel miras ile modern yaşam arasındaki dengeyi sağlamak, zaman zaman zorlayıcı olabiliyor. Şanlıurfa, bu dengeyi kurarak hem geçmişini yaşatmaya hem de günümüze uyum sağlamaya çalışıyor. Bu nedenle, hem tarih meraklıları hem de kültürel deneyimler arayan gezginler için Şanlıurfa, keşfedilmesi gereken bir hazine olmaya devam ediyor. 

Bir başka yazımda görüşmek dileğiyle, sağlıklı ve mutlu kalın!

Sevgilerle,

Nazlı Tanrıkulu

E-Gazete İçin Tıklayın !


 

Yorum Yazın